Faruk Beşer - Düşünelim ama hakaret etmeyelim by Yeni Şafak published on 2022-03-19T21:48:44Z İnsan etki altında kalmadan serbestçe düşünebilmeli ve düşündüğünü ön yargısız söyleyebilmelidir. Altmışımdan sonra Gazali'den kopya çekerek anladığım hakikat şudur. Kişinin herhangi bir grubu, fırkayı, cemaati ve ideolojiyi esas alarak düşünmesi onun hakikati anlamasını zorlaştırır. Onun için düşünme bütün bağlardan azade olmalıdır. Kişinin bir mezhebe ve meşrebe bağlı olması normaldir, ama her düşündüğünü hemen piyasaya arz etmesi fitneye sebep olma ve başkalarının değerlerine hakaret etme riski taşıyabilir. Bir ilim adamı elbette bildiği alanda yapılan hatalara dikkat çekmeli, eleştirmeli ve kendi fikrini söylemelidir. Mesele aykırı düşüncelerini arz etme biçimi meselesidir. Bunu yaparken niyetinin hâlis olması, hayırhah olması ve hakareti hedeflememesi gerekir. Ümmetin genel kabullerine aykırı şeyler söylemek bazen hakaret olabilir. Birkaç örnek verelim: Bu ümmet peygamberine dil uzatılmasını inancına hakaret sayar. Hayatta olsaydı onu üzecek olan söz ve davranışları şimdi de kabullenmez. Çünkü Allah (cc) “Allah'ın elçisini üzenlere çok acı bir azap vardır” (9/61) buyurur. Üzmek dediğimiz eza, sözle incitmedir. “Allah'a ve Resulü'ne eza edenleri Allah, dünyada da ahirette de lanetlemiştir” (33/57). Resûlüllah'ın annesinin babasının nerede olduklarını Allah bilir. Bunu kurcalamak İslam adına bize bir fayda sağlamaz. Durum ne olursa olsun, Resûlüllah'ın hayatında ona annesinin babasının, mesela cehennemde olduğunu söylemenin onu üzeceği açıktır. O halde bunu şimdi dile getirmenin de bir anlamı olmaz. Bunlar birer düşünce beyanıymış gibi birisi de çıkıyor böyle söyleyenleri eleştirenlere “Korkutucu ve utanç verici” diyebiliyor. Acaba hangisi daha korkutucu ve utanç verici, düşünmek lazım. Resûlüllah, “Ashabıma kötü söz söylemeyin” (Müslim) buyuruyor. Bu onların hiç hata yapmadığı anlamına gelmez. Ama onlar hata yapmış olsalar da bunu ulu orta dillendirmenin Resûlüllah'ı üzeceğini anlatır. Allah (cc) bile sahabeyi tezkiye ediyor ve onlardan razı olduğunu söylüyor. “Öncüler ve ilkler olan muhacirlerle ensardan ve onları güzellikle izleyenlerden Allah razıdır, onlar da O'ndan razıdırlar” (9/100) buyuruyor. “Seninle o ağacın altında bağlılık sözleşmesi yapan müminlerden Allah razıdır” (48/18) buyuruyor ve Hudeybiye'deki sahabeden de razı olduğunu söylüyor. Allah gelecekte onların ne yapacaklarını bilmiyor muydu? Genre News & Politics